Bu yazımızda, önemli ipuçları bilinmediğinden en korkutucu olarak akıllarda yer etmiş hastalıkların başında gelen meme kanserini konu alacağız. Bilinenin aksine erkeklerde de rastlanabilir bir hastalık olan meme kanseri çok yüksek oranlarda kadınlarda görüldüğünden kadınlarla bütünleşmiş bir hastalık haline gelmiştir.
Sık gelen şikâyetlere baktığımızda, memede hissedilen kitleler, memede ağrı, akıntı, meme başı çekintisi ve ciltteki değişimler gibi belirtilerle karşılaşmaktayız.
Mastodini olarak isimlendirilmiş olan memedeki ağrılar, çoğunlukla iyi huylu hastalıklar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Meme kanseri nedenli ağrıların yeri çok kısıtlı ve nadir görülürken bu ağrıya en çok neden olan olayın kadınların regl dönemlerindeki hormonal değişimin sebep olduğu bilinmektedir. Bu ağrılar daha çok döngüsel meme ağrısı olarak tanımlanır. Döngüsel ağrıların dışında travmalar ve memedeki iltihabi olaylar da ağrıya neden olabilmektedir. Bunlara ilave olarak memelerin bulunduğu bölgeden dolayı kas, kalp ve akciğer gibi organların ağrıları da meme ağrısı olarak algılanabilmektedir.
Meme akıntıları meme kanallarından salgılanan salgılar nedeniyle fizyolojik yeşil-kahverengi olarak görülürken beyaz renkte olan galaktore (süt) akıntısı olarakta fark edilebilir Süt akıntısı olarak bilinen bu akıntılar emzirme dönemini takiben devamlılık arz etmekle birlikte, tiroid bezinin yavaş çalışmasında, beyindeki hipofiz bezinde bulunan bir tümör(prolaktinoma) nedeniyle ya da bazı ilaçların yan etkisi olarak karşımıza çıkabilir. Akıntılarda en önemli nokta kan olmamasıdır. Kan içerikli akıntılarda mutlaka doktor kontrolü gerekmektedir.
Meme başındaki çekintiler ergenlik döneminde ve emzirme dönemlerinin sonrasında görüldüğünde normal kabul edilir. Ancak birey evde yaptığı takiplerde, hiçbir sebep yokken meme başında oluşabilecek çekintiler konusunda dikkatli olmalı ve çekinti olduğunu gördüğünde mutlaka bir hekime başvurmalıdır.
Meme cildindeki renk değişikliklerine, meme de kaşıntıya, pullanmaya, kabuklanmaya, çukurlaşmaya, şişmeye ve kızarıklığa sebep olabilecek hastalıklar çoğunlukla iyi huylu bir alt yapıya sahip olsa da Memenin İnflamatuar Kanseri veya Paget hastalığı gibi nadir görülen kötü huylu hastalıklarında bunlara sebep olabileceği akılda tutulmalıdır.
Asıl önemli noktaya gelirsek memedeki kitleler; “İyi huylu mu kötü huylu mu? ”Bunu nasıl takip edelim?”, “Erkenden anlamak için neler yapmalıyız?” şeklindeki bu soruların cevapları için konumuzu biraz açalım. Memede ele gelen lezyonlar çoğunlukla iyi huylu lezyonlardır. Gençlik döneminde özellikle 40 yaşa kadar iyi huylu kitleler baskın bir şekilde daha fazla görülürken, yaş ilerledikçe yeni çıkan lezyonların kötü huylu olma ihtimali de artmaktadır.
Memedeki lezyonları 3 gruba ayırabiliriz. Grupları en anlaşılabilir haliyle, iyi huylu olan ve kötü huyluya çevirmeyenler, iyi huylu olan ancak kötü huylu alt yapısı taşıyanlar ve kötü huylular olarak ifade edebiliriz.
Lezyonların çoğunluğu iyi huylu olmasına rağmen kötü huylu olma ihtimalini arttıran risk faktörleri var mı? Varsa acaba neler bizi riskli gruba sokar? Sizin için risk faktörlerini kısa bir tabloyla özetlemeye çalıştık.
Düşük risk | Yüksek risk | |
Risk faktörleri | ||
Zararlı BRCA1 / BRCA2 genleri | Negatif | Pozitif |
Meme kanseri olan anne veya kız kardeş | Hayır | Evet |
Yaş | 30 ila 34 | 70 ila 74 |
Menarş yaşı | >14 | <12 |
İlk doğum yaşı | <20 | >30 |
Menopoz yaşı | <45 | >55 |
Doğum kontrol hapı kullanımı | Kullanmayan | Kullanan |
Hormon replasman tedavisi (östrojen + progestin) | Kullanmayan | Kullanan |
Alkol Kullanımı | Yok | Var |
Mamografide meme yoğunluğu (yüzde) | 0 | ≥75 |
Kemik yoğunluğu | Düşük | Yüksek |
Kötü huylu meme biyopsi öyküsü | Yok | Var |
Biyopside atipik hiperplazi öyküsü | Yok | Var |
Koruyucu faktörler | ||
Emzirme (ay) | ≥16 | 0 |
Egzersiz | Evet | Hayır |
Menopoz sonrası vücut kitle indeksi (kg/m 2 ) | <22,9 | >30,7 |
35 yaşından önce ooferektomi (Erken Menopoz) | Evet | Hayır |
Aspirin | ≥6 ay boyunca haftada bir kez | Kullanmayanlar |
Meme kanseri gelişimi için risk ve koruyucu faktörler
Bu tablodaki risk faktörleri bende mevcut diyorsanız 30 yaşından itibaren mutlaka ilgili branşa başvuru yapıp muayene olmanızı ve hekiminizin gerekli gördüğü tetkiklerle tarama yaptırmanızı öneriyoruz.
Lezyonlarımızı tanımladık ve risk faktörlerimizi belirledik. Peki bizde bunlar var mı? Kendimiz anlayabilir miyiz? İşte burada kadınlarımıza kendilerini muayene ve kontrol etmelerini öneriyoruz. Bunu yaparken ilk nokta bakıdır. Yani aynada kendimize bakacağız ve herhangi bir çekinti, renk değişikliği, şişlik, asimetri vs var mı bunları göreceğiz. Yaptık ve bişey bulamadık. O zaman ikinci aşamaya geçeceğiz ve elle muayene yapacağız. Burada oturur pozisyonda durup önce memelerin üst yarısını sonrasında muayene edilecek taraftaki kollar baş üstüne alınarak alt yarısını muayene edeceğiz. Dokunmayla muayene 3 şekilde olur. Muayenede parmak uçlarımızla meme başından başlayıp dışa doğru oval şekilde parmaklarımıza minik adımlar ilerleterek yapabiliriz. Yine meme başından başlanıp ışınsal şekilde dışa ve her yöne olacak şekilde parmak uçlarıyla muayenemizi yapabiliriz. Başka bir şekilde yapmak istersek de meme alanının tamamını kapsayacak şekilde en alttan en üst sınıra kadar zikzaklar şeklinde muayenemizi yapabiliriz.
Yapılan çalışmalarda kadınların kendilerini muayene etmelerinde meme kanseri yakalanmasının artmadığı gözlemlenmiştir. Ancak olası bir hastalığın erken yakalanması açısından kadınlarımızın her yaş grubunda bu kontrolleri kendilerine yapmaları önemlidir.
Ben bir değişiklik fark ettim, muayenede elime bir şeyler geldi, risk faktörlerini taşıyorum ve 30 yaşından büyüğüm ya da 40 yaşın üstündeyim diyorsanız o zaman artık profesyonel bir destek alma zamanı gelmiş demektir. Ülkemizde meme hastalıkları alanı ile Genel Cerrahi branşı ilgilenmektedir. Meme hastalıklarının kontrolü için bir Genel Cerrahi Uzman’ına başvurmanız gerekmektedir.
Tıp merkezimize geldiğinizde mevcut soruna yönelik sorgulama, muayene ve tarama testleri yapılmaktadır. Meme kanserleri kadınlarda en sık görülen kanser çeşididir. Maalesef kadınlarda kanser sebepli ölümlerin 2. sırasında meme kanseri yer almaktadır. Bu yüzden tarama ve erken teşhis çok önemlidir.
Hekiminiz sizden mevcut şikâyetlerinizi alıp, uygun bir muayene ile değerlendirecektir. Muayenede olası bir kitle söz konusu ise bunun muayene ile iyi huylu mu kötü huylu mu olduğu hakkında bir fikir sahibi olacaktır. Memedeki kitlelerin düzgün yüzeyli, sınırları düzgün ve hareketli bir yapıda olması, boyutlarının küçük olması ve lastik kıvamında bir yapıda olması bu lezyonların iyi huylu olması lehinedir. Ancak bu lezyonların sadece muayene ile iyi huylu olduğunu belirlemek zordur. O yüzden mutlaka radyolojik test sonuçlarıyla beraber değerlendirilmek gerekir. Radyolojik testler olarak Mammografi, Meme Ultrasonografisi ve Meme MR kullanılmaktadır.
Meme taramalarında en sık kullanılan ve en etkin tarama yöntemi Mammografidir. Kadınlarda meme kanserine bağlı ölümleri azalttığı çalışmalarla kanıtlanmış tek görüntüleme yöntemi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Temel olarak memelerin 2 yönlü direkt grafi görüntüsü olarak ifade edilebilir. Memenin sıkıştırılarak röntgen usulü çekildiği bir düz grafi şeklidir. Çekim anı kadınlarımız için biraz ağrılı olsa da çekim çok kısa sürdüğü için (saniyeler içinde) acısı tolere edilebilir bir görüntüleme yöntemidir. Ancak bilinmelidir ki mammmografi iyi tarama yapsa da %20 gibi bir oranda kanserleri gözden kaçırma riski bulunmaktadır.
Diğer bir yöntem olan Meme USG, rutin bir tarama yöntemi olarak kullanılmaz. Daha çok mammografiyi desteklemek ve tanısal amaçlarla kullanılır. Mammografideki yoğun meme dokusu nedenli gözden kaçabilecek lezyonlar için ek bir tetkik olarak kullanılabilir. Ve tespit edilen lezyonlarda doku biyopsisi için bize kılavuzluk edebilmektedir.
Meme MRI meme taramalarında rutin bir yeri yoktur. Genel olarak mammografi ve usg ile tanımlanması zor olan lezyonlarda ek bir görüntüleme yöntemi olarak kullanılabilmektedir. Meme MRI meme kanserlerine karşı yüksek duyarlılıkta olduğu için kullanımı giderek artmaya başlamıştır.
Taramalar yapıldıktan sonra elde edilen radyolojik tetkikler ve muayene bulguları ile değerlendirmelere başlanacak. Bir kitle görünümü mevcut ise bunun iyi huylu tarafta mı yoksa kötü huylu tarafta mı olduğuna karar verilecek. İyi huylu düşünülen lezyonlarda takip yeterli olacaktır. Başta kısa aralıklarla yapılan takipler ile lezyonun mevcut şekli boyutları takip edilir ve değişimler not edilerek müdahale kararı verilir. Mevcut lezyonda değişim görülmez ise takip aralıkları uzatılarak takibe devam edilir. Ancak mevcut lezyon kötü huylu lehine düşünülürse mutlaka lezyondan doku tanılaması yapılması gerekir.
Doku biyopsisi, eğer lezyon muayene ile hissediliyorsa, steril bir şekilde elle lezyon tespit edilip lokalizasyonu belirlenerek hekiminiz tarafından özel iğnelerle yapılmaktadır. Ama sınırları net belirgin değilse veya hissedilemiyorsa USG yardımı ile biyopsi yapmak gerekir. Biyopside kötü huylu olarak değerlendirilen bir sonuç elde edildiğinde vakit kaybetmeden tedavi için hazırlıklar yapılmalı ve tedaviye başlanmalıdır.
Tedavi kısmında öncelikle mevcut kanserin evrelemesi yapılır. Evrelemeye göre Cerrahi, Kemoterapi ve Radyoterapi uygulamaları kullanılmaktadır. Meme kanserlerinde medikal tedaviler günümüzde çok gelişmiş olsa da hala en etkin tedavi yöntemi cerrahidir.
Özetle; günümüzde meme hastalıkları hala kadınlarımıza en derin acılar yasatan hastalıklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Memedeki hastalıkların büyük çoğunluğu iyi huylu nedenlere bağlı olsa da kötü huylu olma ihtimalini her zaman akılda tutmamız gerekir. Risk faktörlerini öğrenip genetik alt yapı dışındaki nedenleri risksiz hale getirmek kanserden korunmamıza yardımcı olacaktır. Risk faktörlerine sahip 30 yaş sonrası veya 40 yas üstü herkesin şikâyeti olmasa bile mutlaka muayene ve tarama için Genel Cerrahi bölümüne başvurmalarını öneriyoruz. Meme kanserlerinde erken teşhis, tedavinin olumlu sonuçlanmasında ciddi faydalar sağlamaktadır.
Kişisel takip, doktor takibi ve taramalarımıza lütfen özen gösterelim. Meme hastalıklarından uzak sağlıklı bir hayat sizinle olsun.
Genel Cerrahi Uzmanı
Op. Dr. Ali ÖZKÖMEÇ